28 Mart 2012 Çarşamba

.manifest of exhaustion

Merhaba bomboş sayfa, merhaba yeni bir gün. Bakıyorum ki saatlerimiz beşi gösterirken, açıkçası bu bana pek bir şey ifade etmiyor. Tabii, bazı şeyler beni düşünmeye sevk etmiyor değil. İstediğim çok şey var, uzun vadeli planlarım ve almaya çalıştığım kararlar peşimi bırakmıyor. Ancak yapılacak şeylerin çokluğu beni yıldırmaya çalışmıyor da değil. Nasıl bir bıkkınlıktır ki bu; aylardır bir kelime bile kendimi ifade etmeye harcamamışım doğrusu. Sıkıntı bende mi, hayatta mı yoksa hayatla olan kavgamda mı halen çözebilmiş değilim.


Kendimi boşlukta hissettiğim zamanlarda, hangi amaca doğru sürüklendiğimi merak ediyorum. Bu karşımda özleyecek bile birini bulamamaktan mı kaynaklı yoksa neyi daha çok önemsediğimle mi halen anlam veremiyorum. Sonra, an geliyor ki etrafımdaki insanları tanıyamadığımı düşünmeye başlıyorum. Bazen de elim herhangi bir teknolojik cihaza gitmiyor ki; iletişim kurmama yardım etsin. Ne kendimle, ne kaybettiklerim ne de erişemediğimi düşündüklerimle..


Uyku gelsin istiyorum ki salak rüyalarıma dönebileyim, yorulmaktan yorulduğumu hissediyorum. Gerçekten, böyle bir fiil mevcutmuş; benden söylemesi. Arada zamanı yetiştiremediğim durumu da var tabii. Kişisel zevk diye bir şey kalmadı bende. Hayır, istediğim gerçekten fazla bir şey değil ki;
- Hiçbir şey yapmamak. Sadece 1 haftacık, evimde hatta yatağımdan çıkmasam bile olur.
Sanırım fazla gelen kimseyle görüşmemek isteyişim yoksa çoktan halledilirdi değil mi ama?


Yazının bile devamını getiremeyecek kadar yorgunken; hayat beni ne kadar bekler ki?