…
Bi’ şeyler karalayabilmiştim, Ankara yolculuğumdan dönerken. Devamı gelmedi tabi. Bi’ yerlerde terk edilmiş diğer denemelerim gibi.
Uzun zamandır – ki muhtemelen bi’ kaç aylık döneme eş değer - öylesine kısır bir dönemdi ki - kendimi ifade edebildiğim sevgili kelimelerimin bile sırtını dönmeye başladıklarını hissedebiliyordum. Nedenini bile bilemediğim bi’ sebepten ötürü, yolum tıkanmış, sözcüklerim boğazımda her ne kadar birkaç hıçkırıkla halledilebilir dursa da o kadar basit ki olmuyor bazen. İçten içe o kadar mutsuz hissediyorum ki kendimi dile getiremeyecek kadar mutsuz belki de..
Reçetemde yazandan fazlasını uygulamıyordum oysa ki. Önceki denemelerimle aynı ilaçlar.. Yeteri kadar drama ve hikayeler.. Genelde bi’ kaç yazardan ödünç aldığım şahıslar, olaylar ve kendi çaplarındaki döngüleri kimi deyişle örgüleri. Kimilerinde bi’ bakmışım başrolde ben oluyorum. Perde kapanıp, ışıklar yandığında salon bomboş, dramımla baş başa bırakmışlar beni. Ben memnun, onlar memnun. Hele bi’ de giderken yanlarına almasalar cümlelerimi..
Buna oranla kendimi bi’ balondan farklı hissedemiyorum şu sıralar. Ne kadar havada kalmışsam bi’ o kadar donuk ve kendi ifadelerimden korkar olmuştum. Oysaki tamamlayamadığım tüm denemelerime ( bkz: Şekil – 1.a ) başlarken olduğu gibi balon olmaktan çıkıp sitemkâr davranmak istemiştim. Sadece sitemkar değil aslında ne hissettiğimi ya da daha farklı bi’ objektiften neler hissettirdiklerini anlatabilmek istedim, O’na, buna, herkese..
Pek mümkün olmamakla beraber yine yazıktır ki bir iç hesaplama yazısından başka bi’şey ifade etmedi.
...
Son.
Begbie..*

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder