Yavaşça göz bebeklerimden süzülür, burnumun ucunda sona ererdi. Hayatımdaki çoğu “ şey “ gibi, gözyaşım da tekti.
Yağmur gibi değildi, azalarak yok olmayı sevmezdi. Kendisi zaten tekti. Daha ne kadar geriye gidebilirdi ki ?
Deprem gibi bi’ anda yıkıp giderdi. Enkazıyla baş başa bırakırdı seni ki nefret etmeni isterdi.
Hatasının farkındaydı çoğu zaman. Gerçi her ne kadar hatalı olduğunu bilse de yüzsüzlükten taviz vermezdi. Kedi gibi sırnaşır, istediğini alana kadar zorlardı, tüm kapıları..
Peki ben n’ yapardım ?
Susardım. En büyük gafletimin beni sarmasını bekler ve susardım. Sesler, harfler hep askıda kalırdı, kafamın bi’ köşesinde. Eminim onlar da isterlerdi gırtlağıma ulaşmayı, oradan boşluğa bi’ şekilde kanat çırpmayı en azından bunun umuduyla çırpınmayı..
Oysa ben ne yapardım ? Tül perdeyi çeker, sıralarının geleceği ana kadar geri plana iterdim onları. Tüm umutlarını söndürür, göz göre göre yalan söylerdim, başta kendim olmak üzere.
Ta ki o an gelene kadar, kelimelerin uçmak isterdi ama nafile. Zaten elim gitmezdi, her şeyi tersiyle itmeye. Bırak itmeyi, ardında bıraktığı enkazına öyle bi’ sarılırdım ki sanki o kurtaracak beni, sanki tek gerçek o ! Sanki “ tek “ o !
Bırakıp gidemezdim.
Ben yapamazdım. O yapardı. Çekip giderdi..
Ben neden yapamazdım bilemem ancak o öyle bi’ giderdi ki döndüğünde sormazdım bile. Ne önemi vardı ki ? Neredeyse nerede, kiminleyse kimle ! Ben her şeyi s.ktir eder, yoluma devam ederdim. Çünkü o bilmezdi. Aynı teni paylaştığım siluetlerde tek olmadığı gerçeğini bilmezdi.
Begbie..*
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder